Dünya yörüngesindeki uydu sayısı son yıllarda büyük bir artış gösterdi. 2019'da yaklaşık 2.287 olan uydu sayısının 2024 itibarıyla 10.000'in üzerine çıktığı belirtiliyor. Alçak Dünya Yörüngesi (LEO), artan fırlatmalar ve mega uydu takımyıldızları nedeniyle giderek daha yoğun hale geldi. Bu durum, uzay trafiği yönetimi ve yörünge sürdürülebilirliği konularında yeni çözümler geliştirilmesini zorunlu kılıyor.
YER TABANLI SİSTEMLERİN SINIRLAMALARI
Günümüzde uyduların konum ve hız takibi çoğunlukla yer tabanlı radarlar veya GPS üzerinden yapılıyor. Ancak bu yöntemler, uyduların yer istasyonlarının üzerinden geçtiği anlarla sınırlı kalıyor. Bu süreç saatler hatta günler sürebiliyor. Ayrıca GPS sistemleri, özellikle güneş fırtınaları sırasında güvenilirliğini kaybedebiliyor ve bu da uzay çöplerinden kaçınmayı zorlaştırıyor.
YENİ TEKNOLOJİNİN İŞLEYİŞİ
Los Alamos Uzay Bilimi ve Uygulamaları Grubu'ndan baş araştırmacı Carlos Maldonado liderliğindeki ekip, uzay aracının gerçek zamanlı ve kritik hız ölçümleri yapmasını sağlayacak küçük bir cihaz geliştirdi. Cihaz, araç üzerine çarpan atmosferik iyonları ve elektronları ölçerek çalışıyor. İki küçük plazma sensörü taşıyan cihazda, bir sensör ileriye, bir diğeri ise geriye bakıyor. İleri bakan "ram" sensörü, daha fazla ve yüksek enerjili parçacık algılarken, arka sensör daha az ve düşük enerjili parçacıkları ölçüyor. Ön ve arka ölçümler arasındaki farktan aracın hızı hesaplanabiliyor.
KAPSAMLI AVANTAJLAR SUNUYOR
Yeni cihaz, sadece hız ölçümü yapmakla kalmıyor, aynı zamanda uzay aracının elektriksel şarj seviyesini de izleyebiliyor. Böylece, uzay araçlarında elektrik birikiminden kaynaklanabilecek hasarların önlenmesine katkı sağlıyor. GPS sistemlerine bağımlı olmadan çalışabilmesi ise cihazı, diğer gezegenler çevresinde veya uzay hava olayları sırasında kullanılabilir hale getiriyor.
GELECEK PLANLARI
Şu anda patent başvurusu süreci devam eden teknoloji için, uydularda ne zaman kullanılacağına dair kesin bir tarih verilmiş değil. Ancak uzmanlar, bu tarz gerçek zamanlı hız ölçüm teknolojilerinin uzay trafiği güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıdığını vurguluyor.